20 Nisan 2009 Pazartesi

YENİ KOVANLARA AKTARMA

Asım abideki heybete bakarmısınız.Kılıcını kuşanmış Osmanlı torunu gibi değil mi...
Asım abiden her ne kadar arıcılık üzerine bilgi alıyorsak ta buna magazinciliği de eklemek gerek diye düşünüyorum.Böyle bir poz verme var mı yaaa...Sen ne yapsan olay be Asım abi...yakışır.
  • Belki biraz geç kaldık fakat bir takım mazeretlerimizde yok değil.Eski adaş yeni Zafer kardeşimin yaptığı kovanlara aktarım yapmaya başlamadan önce depoları fulleyelim istedik.Bunu da benim teneke kebap dediğim yöntem sayesinde,tavuğumuzda bizi kırmayarak çarmıha gerilmesiyle yaptık.İşin aslı normal elimizdeki bal tenekeleri ile her noktada yapabileceğimiz bir yöntem.Tavuğu çarmıha gerilmeye ikna ettin mi geriye üstüne boş tenekeyi üstüne geçirmek kalıyor.Ne de olsa tavuğumuz çıplak.Biz de önlem olarak üşümemesi için tenekenin etrafında ateşi yakıyoruz.Burda işin püf noktası ateşin harereti ve zamanlaması.Yoksa tavuk yerine yanmış kömürle karşılasırsınız.Normalde ateşiniz harlı ise; ki pek tavsiye etmem 25 dk.yeterli.Bu süreyi 40-45 dk.yaymak tavuğun yanmadan ısınmasını sağlar.Bu yöntemin en büyük avantajı tavuk kendi suyu ve dolayısıyla buharıyla da piştiği için tavuk eti lime lime oluyor.Şayet tavuğunu ısıtmak isteyen olursa ben kendisine ayrıca tarif veririm.Yoksa mevzu çok uzuyor.
  • Gelelim bizim mevzuya.Fasıldan sonra kovan aktarımına kaldığımız yerden devam ettik.Ne de olsa daha önce bir kısmını aktarmıştık.Zamanımız kısıtlığı olduğu için resim çekmeye fırsatımız olmamıştı.Emin olun kiii şimdi de olmadı.Yine bir koşuşturma içerisinde Akşam karanlığına kadar çalıştık.Aksilik bu ya nasıl üşüttüm bilmiyorum ama kemiklerimde tavuk gibi lime lime olmuş ağrıyordu.Zaman zaman Asım abiye körük yaparken oturarak yapmak zorunda kaldım.Sizin anlıyacağınız tavuğun karşısında ki Osmanlı duruşundan eser kalmamıştı.
  • Asım abinin üstün gayreti sayesinde kovan aktarımını bitirdik.İşler bitti mi ? Hayır.
  • Kovanların içinde sorunlu olanlarımı istersin,teraziye alınmasını mı dersin yani anlıyacağınız iş çok.
  • Yeni kovanlar,yeni suluklar ve yeni kovan örtüleri hakkındaki yazıları da inşallah hafta içi sizinle beraber paylaşacağız.

15 Nisan 2009 Çarşamba

ARILIĞIMIZIN ÜSTÜNÜ KAPATTIK

Ön cepheden görünüm.

Yandan görünüm.
üstten bir görüntü.
  • 2008 yılı yazında sıcak konusunda sıkıntılı idim.Tam gün Güneş altında kalmaları kovan içi sıcaklığını çok yükseltiyor ve bu konuda arılarımın da çok zorlandığını gözlemliyordum.
  • Fakat bir çözüm getiremedim.Çözüm olarak iki yol düşündüm.Birincisi arılığımın üstünü kapatacak ki bunun bir sürü şekli ve yöntemleri vardı.İki kovanlarım alttan havalandır-maları olacak.
  • İkinci yöntemi yeni kovanlar yaptırarak yaza hazırlığımızı yaptık.
  • Birinci yöntem konusunda alternatiflerimiz fazla olmasına rağmen benim önerilerim ile babamın tecrübesini birleştirerek en basit ve etkili yöntemin bu olduğuna kara verdik.
  • Hurdacılardan uygun ebatta profil direkler alındı ve hazırlanan çukurlara betonlanarak sabitlendi.Üst kısımda daha küçük borular kullanılarak ızgara yapıldı.
  • Ölçüleri alınarak branda imalatı yapan bir firmaya uygun ölçülerde sipariş verildi.Branda-mızı örgü sisteminde ızgaraların arasından geçirerek işlemi tamamladık.
  • Artık bundan sonrası arılarımıza kaldı.Bal sezonu geldiği zaman hiç bir mazeret kabul etmeyeceğim şimdiden bildiririm.Uyarılarım özellikle tabiiki Kraliçelere.Ya istediğim balı bana getirecekler ya da onları emekliye ayıracağım.Tercihi onlara bırakıyorum...

13 Nisan 2009 Pazartesi

BAK ŞU ARININ YAPTIĞINA !

Arı deyip geçmeyin.Nelere kadir.Yer Yalova'nın Kurt köyü.Masanın etrafında toplanan insanların ortak özelliği arıcı olmaları.Toplanma sebepi yine arı.Ortada bir gerçek var ki bizi bu masanın etrafına toplayan,bunca yeni dostluklar kurmamızı sağlayan ,yaratanın mucizesi olan arı.

Sefer'i zaten tanıyorsunuz.Kurt köy'ün meşhur market sahibi ve aynı zamanda köyün yeni azası.Gerçi biz onu 35 yıllık muhtarı ve ekibini devirdiklerinden dolayı tebrik etmeyi unutmuşduk ama buradan tebrik ediyor,yeni görevlerinde başarılar diliyorum.

Seferin yanında bulunan Salih abi,Rizeli tecrübeli arıcı abilerimizden biri.Saklanmaya çalışanda bizim bakanın meşhur hacı abisi.Niye saklanıyor diye düşünüyorsanız hemen söyleyeyim.Sabah evden çıkarken işim var diye çarşı izini al,evdeki işleri yengeye bırak,bir de ondan sonra masa başında poz ver.Hacı abi bunun izahatını vermekte zorlanır diye düşünüyorum.

Bir çiçek yeter mi ?

Zor.

Yanında da bakanımız Ali Türk.Karşısında zatıaliniz ben.Benim yanımda kaptanımız benim dayıoğlu adaşım yusuf ve onun kayıncosu.Onun yanında da fırsattan istifade salataya da kalite konrolü yapan Asım abimiz.Malum adaşımız fakat yeni zaferimiz resimde yok,o magazin ve organizasyonla uğraşmakla meşgul.

Her zamanki gibi köyde olan randevumuza geç kaldık.Malum sebeplerimizi ekipin üyeleri izah ettiler.Zaferin arılığa ulaşır ulaşmaz bakan ekipiyle birlikte denetlemelere başladı.Tabii ilk iş olarak boşta bulunan kerestelerden başladı.Hacı abide yaveri.


Koyun can derdinde,kasap et derdinde hesabı fırsatları Asım abi iyi değerlendiriyor.Biz denetleme işi ile uğraşırken Asım abini zaferi köşeye sıkıştırdığını görüyorum.Tabii benden kaçmaz.Bir fiş,bir alışveriş...

Eeee hesap görüldüğüne göre asım abi yüklemeye devam edebilir.Boyasız olanların tamamı Asım abiye ait.Çuvallar ise bakana ait.




Bakan ve avanesi Zafer'den üçlü matkap hakkında bilgi alıyor.Hacı abide bundan illaki isterim diye tutturdu.Bakalım bakanımız ne kadar dayanabilecek.

Buradan Muhteşem abiye bir sözüm olacak.Bu resim seni yanıltmasın.Bakan doktorsuz ben yiyemem dedi ısrarlarımı kırmayarak yiyormuş gibi poz verdi.Anlayacağın seni çokkk aradı.Boğazından lokma geçiremedik.O bahçede çalışırken ben nasıl bu köfteleri,miss gibi alabalıkları yerim diyip durdu.

Bakan olurda magazin olmaz mı.Aldı hacı abiyi karşısına bir otur bir kalk misali hacı abiden manken yaratma peşindeler.Bana daha çok hacı abiyi yengeye karşı kurtarma operasyonu gibi geliyor ama bilmiyorum artık.


Hacı abinin vaziyeti görüyorsunuz.Eğitime devam.Salih abide nasıl poz vermesi gerektiği konusunda katkıda bulunuyor.Bir nevi yönetmen.Zaferde eğitim alan stajer pozisyonunda.

  • Var mı böyle bir bakan.Heyete bak.
  • Bir tarafta Asım abi ,bir tarafta Hacı abi.Bu ekiple beraber Zaferin arılığı denetlendi.Tabii bizim kovanlar ve alabalık tesisleri.
  • Belki yorucu birgün oldu ama benim penceremden 365 güne eşdeğer bir gün yaşadık.Kazanımları çok olan bir gündü.
  • Her birini değerlendirmeye gerek yok fakat emin olun ekibin hepsi kendi terazisinde pırlanta gibi parlayan değerler.
  • Menfaatler üzerine kurulmayan,birbirine yardım etmeye koşan,paranın geri planda kaldığı inanılmaz dostlukların kurulduğu bir ortam.Bir insan bundan daha fazla ne isteyebilir ki.Bu kadar değerli insanları bir araya getirmek ,onlarla birgünü paylaşmak,bilgilerinden istifade etmek,kelimenin tam anlamıyla herşey inanılmazdı.
  • Buradan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.Zafer ve Sefer arkadaşımıza bize gösterdikleri misafir severlikten ötürü ayrıca teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

  • Kovanlarımdan ve ustasından başka bir zamanda bahsetmek istiyorum.Benim için bugün kovanlardan daha önemli olan dostluklardı.
  • Günün notu : ''Eğer birgün biryerde kaybolursan,yolunu bulmak için ilk önce mutlaka bir Gebzeli bul ona sor.Şayet o bilmiyorsa kimse bilmiyordur''.





6 Nisan 2009 Pazartesi

ARI EĞİTİMİ

Arılara eğitim vermeye karar verdim.Tabii nasıl yapacağımı merak ediyorsunuz.Basit bir şekilde bunu halletmeyi düşünüyorum.İnatlaşarak.

Evet.

İnatlaşarak sorunu çözeceğiz.

Arılarım aslında uysaldırlar.Fakat bu aralar biraz söz dinlemiyorlar.Onlar daha talep etmeden onlara kabarmış ,onarım ihtiyacı olan petekler veriyorum.Fakat gel gör ki benim verdiğim peteklere rağbet etmiyor inatına şurupluğun yanına doğru kendi imalatlarını yapıyorlar.Ben temizliyorum ,onlar yapıyor.Bakalım kim pes edecek.

Maşallahı olan kovanlarımdam bir tanesi.Mevcut gayet iyi gözüküyor.Fakat yeterince yavru gözü göremedimbu da beni strese sokuyor.Nasib olursa bu hafta sonu Asım abi ile hem yeni kovanları aktaracaz hemde daha iyi gözleme imkanımız olacak.



Bir isyankar örneği daha.Aslında bunlarda bu inadı gördükten sonra bunları kara kovanamı atsaydım.

Haftalık olağan şuruplamamı yaparken gözüme takılanları sizinle paylaştım.Şuruplamayı hafta da Pazar ve Salı günleri yapıyordum.Artık ilave olarak Perşembe gününü de eklemeyi düşünüyorum.Arılar boş bırakmaya gelmez.Bakarsın hemen bir yaramazlık yapıverirler...


25 Mart 2009 Çarşamba

Belki biraz geç oldu ama arılığımın üstünü kapatmaya çalışıyorum.Tabii ki projeyi tek başıma yürütmüyorum.İşi bilen usta babam ben ise yardımcı konumunda.hafta sonunda ilk olarak demir borulardan direkleri betonlayıp yere sabitledik.Üst ızgarayı da yine demir borudan ördük.Pazartesi ise branda siparişini verdim.Hafta sonu üzerini kapatmayı düşünüyorum inşallah.Arılar için güzel bir mekan olacak diye düşünüyorum.

Resimde birşey daha dikkatinizi çekmiştir.Bidon invert.Bugünlere hazırlık olsun diye Şubat ayında 80 kg. invert'i dört su bidonuna stoklamıştım.Şimdi gönül rahatlığıyla kullamıyorum.

Bu resimde sizlere göstermek istediğim konu suluk meselesi ile ilgili.Arılığımın yarısına toprak üstü,diğerine ise kovanın yanına ,aynı malzemeleri kullanarak su koydum.Fakat alttaki resimde de gözüktüğü gibi bu yerdeki sulukta ölüm oranı yok denecek kadar az iken,kovanın yanındaki sulukta çok çok fazla.

Aslında suyu nerdeyse kovanın içine kadar getirmişiz.Bir nevi hizmet yani.( oy hesabı yok).Ama onlar bu işten pek karlı çıkmışa benzemiyor.Dolayısıyla bende öyle.Arıların evinin önünü sermişiz,üstlerini kapatıyoruz,suyu da ayağına kadar getirdik.Eee daha ne olsun.



Şaka bir tarafa suluğun içindeki arı ölümü iki günlük faturanın sonucu.Yani iki günde bu kadar arı öldü.Daha iyi yapalım derken yanlış mı yaptık !
Hafta sonunda hava hem soğuk hemde rüzgarlı idi.Ben her salı günü kangallarıma kemik getirmek için çiftliğime giderim.Dolayısıyla dün gözüm günboyu meteorolijinin sitesinde idi.Dünün ve önümüzdeki günlerin hava sıçaklığının nasıl olacağını merak ediyordum.Görünen baharın artık geleceği idi.
Artık tamamdır dedim ve körüğünün dumanını tüttürdüm.Özlemişiz be.Bu yılın üçüncü şuruplamasını yaptım.Hava o kadar rüzgarlı idi ki kovan kapaklarını kapatmakta bile zorlandım.Bu şartlarda kovan kontrolü yapmak mümkün olmadı.Üstten genel görünüm iyi idi.
Şuruplamaya başlarken maskeli başladım.Daha sonra arıların uysallığından cesaret alarak maskenin fazla olduğuna karar verdim.Tabii arılar da bu jestimi karşılıksız bırakmadı.Yılın ilk aşısını olduk.Hayırlı olsun artık ne diyelim.Ne de olsa sezon yeni başladı,daha ne iğneler yeriz biz...


16 Mart 2009 Pazartesi

HÜZÜN

Havaların soğuk gitmesinden dolayı şurupluktaki arı ölümleri.

Hep söylerim ama yine söyleyeceğim.

Bu yıl ilk baharım olduğundan olsa gerek acaip bir sabırsızım.Koloni çalşımaya başladığı zaman belki bugünleri arayacağım ama olsun.

Bismillah dedik ,sezonu açtık dedik,start verdik dedik ama bir türlü havalardan müsaade alamadık.Start çizgisinden iki metre öteye gidemedik.Artık vardır bir hikmet diyelim.

Sezonun ilk şurubunu verdiğim zaman ilk kontrollerimde arıların şurupu iyi alamadığını ve plastik şerbetliklerde arı ölümleri olduğunu gördüm.Bu şerbetliği geçen yılda kullandığım için biliyorum arı ölümleri bir veya iki arı ile sınırlı idi.Hava pek müsaade etmese de 5 kovanı açıp baktığım zaman hemen hemen hepsinde aynı durum söz konusu idi.Ölüm oranı normal değildi.Acaba dedim yaptığım şurupta mı bir hata vardı.Fakat daha sonra sayın bakandan öğrendik ki sebebiyet havanın soğuk olması idi.Soğuk hava arıyı iyice uyuşturmuş şurupa bulanan arı kendisini kurtaramamıştı.Yapacak bir şey yoktu.

Sonra ki hafta ikinci şuruplama da aynı sorunu gözlemlemedim.Arılar şurupu gayet güzel çekmiş ölüm oranı da normal seviyesine gelmişti.Bende yaşadığım tecrübeden olsa gerek şuruplamayı bir müddet rafa kaldırmaya karar verdim.Kolonilerin zaten stokları iyi idi.Benim şuruplamadaki amacım ana arıyı teşvikti.Fakat görünen o ki kar yerine zarar daha fazla ediyordum.

Bu haftaki kontrollerimi sadece kovan dışında yapabildim.Hava sıcaklığı çok fazla değişkenlik gösterdiğinden dolayı şuruplama da yapmayacaktım ,e o zaman dış gözlem yeterli idi.

Kontroller sırasında çok canım sıkıldı.Azıcık güneş çıktığı anda arılar hızla kendilerini dışarı atıyorlardı.Bulutun Güneşi gölgelediği zaman sıcaklık fazla düşüş gösterdiğinden arıların kovana dönemediğini gördüm.Bir sürü arı kovan civarında hatta yol kenarlarında yere çökmüş öylece kalakalmıştı.Arının bu durumunu daha önce Bakandan ve doktorumdan bildiğimiz için yetişebildiğimiz kadarını elimize alıp güneş gören noktalara koyduk.Onlar kendilerini kurtarmıştı.Isındıkları zaman yolunu bulduklarını düşünüyorum.Fakat ya uzakta olanlar...

işte onların dönme şansı yoktu bana göre.

Arazi etrafında ufak bir gezinti yapayım dedim.Yolda yerde öylece kalakalmış bir arı gördüm.Elime ,avucumun içine alarak nefesimle ısıtmaya çalıştım.Etkisini çabul gösterdi.Ölü gibi duran arımız tekrar canlılık belirtisi göstermeye ,kanatlarını çırpmaya başlamıştı.Zaten bir müddet sonra da artık avucumun içinde zaptedemeyecek vaziyete geldi artık bende ısrar etmedim onu özgürlüğüne kavuşturdum.Evet bir canı kurtamıştım ama ya diğerleri.İçimde birşey yapamamanın verdiği bir sızı ile kaldım.Yapacak birşeyimin olmaması ne kadar ...

2 Mart 2009 Pazartesi

BİSMİLLAH

  • Özlemişiz sizi bee.....Kovanlarımın bir çoğunun görüntüsü böyle idi.Hala salkım vaziyeti vardı.Tabii ben şurubu verene kadar.

    Arılarım meşhur bidonlu invertten olsa gerek şerbetledikten sonra acaip derecede hareketlendiler.Bir an için bende yağma oluyor diye korkmadım değil yani..

    Evet dostlar...

    Nihayet yeni sezona bismillah diyerek başlamış olduk.Uzun zamandır heyecanla start çizgisinde bekliyor idik.Bazılarımız kek ile bazılarımız şurup ile bazılarımızda invert'le bekliyorduk.

    Bunlardan birisi de ben idim.Tabii bidonlu vaziyette start çizgisinde yerimi almıştım.Geriye bir tek sorun kalmıştı.

    Havalar...

    Yaratana şükür yağmur yok idi.Parçalı bulutlu bir hava hakimdi.Güneş çıktığı anda arılar dışarıda ben kovanın tepesinde ,güneş bulutun arkasına saklandığı anda arılar içeride bende beklemede idim.Güneş olmadığı zaman hava sıcaklığı en az 4-5 derece birden düşüyor idi.
    Bu hengame içerisinde 25 kg.invertin 22 kg.mını 22 kovana dağıttım.Aslında petek üstü şurupluklarımın yarım kg.falan alacağını düşünüyordum ama 25 kg.lık invertten 3 kg.civarında kalınca yanıldığımı anladım.

    Tabii bu arada kovanlarımızın genel durumu nasıl idi.Bir acemi olarak ilk yılımızı nasıl geçirmiştik.Bunların hepsi bir soru işareti idi.

    Gerçi bunların bir kısmını Ocak ayında kovanları Asım abi ile açarak gözlemleme fırsatımız olmuştu.Bu bende genel bir rahatlama yapmıştı.Arılarımız ve bal stoklarımız gayet iyi idi.Bir kovanımız hariç.O da zaten Ekim ayında kovanda yağma olmuş, mevcut 7 cıta iken iki çıta arıya düşmüştü.Sebepi hala meçhul.Ben bunun kış oğulu olduğunu düşünsem de Asım abi buna karşı çıkmaya devam ediyor.

    Kovanlarıma her ne kadar Ocak ayında bakmışsak ta ondan sonra açma imkanımız olmamıştı.Kafamızda bir takım tereddütler oluşmaya başladı.Havalar Şubat ayının yarısında sıcak,akabinde de bir o kadar soğuk geçmişti.Bir de malum zayıf kovanımız vardı.

    İlk olarak meraktandır zayıf kovanın başına üşüştüm.Kovan musluğunda her hangi bir hareket gözükmüyordu.Hemen dumansız ve maskesiz bir şekilde acele ile kovanı açtım.Durum felaketti.Arının ne ölüsü ne de dirisi vardı.Ballar da yerinde bozulmadan duruyordu.Hışımla kızgınlık içerisinde kapağı kapattım ve diğer kovanlardan şuruplamaya başladım.

    Kovanları açtıkca içimde bir rahatlama oldu.Arılar genellikle salkımda idi.Dışarıda sıcaklık inip kalkmakla beraber 10-13 derece arasında gidip geliyordu.Kovanlara olabildiğince açık tutmamaya çalışarak hızlı bir şekilde şerbetlemeye geçtim.Dolayısıyla genel bir gözlem haricinde fazla incelemeye imkanım olmadı.

    Malum zayıf kovana gelinceye kadar devam ettim.Arkamda kalan kovanlarda hızlı bir hareketlenme olmaya başladı.Ben de biran için acaba dedim yağmamı oluyor.Teker teker kovanların musluklarının önüne bir bekçi gibi durarak yağma olup olmadığını anlamaya çalıştım.Vaziyeti biraz gözlemledikten sonra anladım ki bunlar yağma değil yavru uçuşları idi.

    Rahatlamıştım.

    Bu rahatlama ile zayıf kovanı açtım.Bu sefer detaylı bir incelemeye ,daha doğrusu ne olduğunu anlamaya çalıştım. Zaten ilk baktığımda kovan musluğunu da kapatmıştım.Derken çuvalın öteki kısmını açmamla birlikte bir şaşkınlık ve akabinde sevinç içerisinde hemen örtüyü kapattım.

    Yaşıyorlardı.Biz bu kovanı Asım abi ile baktığımız zaman fazla balları alıp bir tarafa koymuş ,onlarıda üç çerceveye sıkıştırmıştık.Zaten bir avuç arı kalmıştı.Ama hala orada duruyorlardı.Ben ilk açtığımda sadece balları koyduğumuz tarafı açmış arıların ölüsüne dahi rastlayamamıştım.Meğerse biz yanlış tarafı açmıştık.Yaratana şükür arımız yaşıyordu.

    Sevindim ...

    Nasıl sevinmeyeyim.İlk acemilik yılımdan kayıpsız çıkmak üzereyim.Allah utantırmayacak İnşallah...

    Darısı bütün arıcılarımızın başına.

    Başarı benim değil,paylaşımda bulunan tüm arıcı dostlarımındır....