25 Mart 2009 Çarşamba

Belki biraz geç oldu ama arılığımın üstünü kapatmaya çalışıyorum.Tabii ki projeyi tek başıma yürütmüyorum.İşi bilen usta babam ben ise yardımcı konumunda.hafta sonunda ilk olarak demir borulardan direkleri betonlayıp yere sabitledik.Üst ızgarayı da yine demir borudan ördük.Pazartesi ise branda siparişini verdim.Hafta sonu üzerini kapatmayı düşünüyorum inşallah.Arılar için güzel bir mekan olacak diye düşünüyorum.

Resimde birşey daha dikkatinizi çekmiştir.Bidon invert.Bugünlere hazırlık olsun diye Şubat ayında 80 kg. invert'i dört su bidonuna stoklamıştım.Şimdi gönül rahatlığıyla kullamıyorum.

Bu resimde sizlere göstermek istediğim konu suluk meselesi ile ilgili.Arılığımın yarısına toprak üstü,diğerine ise kovanın yanına ,aynı malzemeleri kullanarak su koydum.Fakat alttaki resimde de gözüktüğü gibi bu yerdeki sulukta ölüm oranı yok denecek kadar az iken,kovanın yanındaki sulukta çok çok fazla.

Aslında suyu nerdeyse kovanın içine kadar getirmişiz.Bir nevi hizmet yani.( oy hesabı yok).Ama onlar bu işten pek karlı çıkmışa benzemiyor.Dolayısıyla bende öyle.Arıların evinin önünü sermişiz,üstlerini kapatıyoruz,suyu da ayağına kadar getirdik.Eee daha ne olsun.



Şaka bir tarafa suluğun içindeki arı ölümü iki günlük faturanın sonucu.Yani iki günde bu kadar arı öldü.Daha iyi yapalım derken yanlış mı yaptık !
Hafta sonunda hava hem soğuk hemde rüzgarlı idi.Ben her salı günü kangallarıma kemik getirmek için çiftliğime giderim.Dolayısıyla dün gözüm günboyu meteorolijinin sitesinde idi.Dünün ve önümüzdeki günlerin hava sıçaklığının nasıl olacağını merak ediyordum.Görünen baharın artık geleceği idi.
Artık tamamdır dedim ve körüğünün dumanını tüttürdüm.Özlemişiz be.Bu yılın üçüncü şuruplamasını yaptım.Hava o kadar rüzgarlı idi ki kovan kapaklarını kapatmakta bile zorlandım.Bu şartlarda kovan kontrolü yapmak mümkün olmadı.Üstten genel görünüm iyi idi.
Şuruplamaya başlarken maskeli başladım.Daha sonra arıların uysallığından cesaret alarak maskenin fazla olduğuna karar verdim.Tabii arılar da bu jestimi karşılıksız bırakmadı.Yılın ilk aşısını olduk.Hayırlı olsun artık ne diyelim.Ne de olsa sezon yeni başladı,daha ne iğneler yeriz biz...


16 Mart 2009 Pazartesi

HÜZÜN

Havaların soğuk gitmesinden dolayı şurupluktaki arı ölümleri.

Hep söylerim ama yine söyleyeceğim.

Bu yıl ilk baharım olduğundan olsa gerek acaip bir sabırsızım.Koloni çalşımaya başladığı zaman belki bugünleri arayacağım ama olsun.

Bismillah dedik ,sezonu açtık dedik,start verdik dedik ama bir türlü havalardan müsaade alamadık.Start çizgisinden iki metre öteye gidemedik.Artık vardır bir hikmet diyelim.

Sezonun ilk şurubunu verdiğim zaman ilk kontrollerimde arıların şurupu iyi alamadığını ve plastik şerbetliklerde arı ölümleri olduğunu gördüm.Bu şerbetliği geçen yılda kullandığım için biliyorum arı ölümleri bir veya iki arı ile sınırlı idi.Hava pek müsaade etmese de 5 kovanı açıp baktığım zaman hemen hemen hepsinde aynı durum söz konusu idi.Ölüm oranı normal değildi.Acaba dedim yaptığım şurupta mı bir hata vardı.Fakat daha sonra sayın bakandan öğrendik ki sebebiyet havanın soğuk olması idi.Soğuk hava arıyı iyice uyuşturmuş şurupa bulanan arı kendisini kurtaramamıştı.Yapacak bir şey yoktu.

Sonra ki hafta ikinci şuruplama da aynı sorunu gözlemlemedim.Arılar şurupu gayet güzel çekmiş ölüm oranı da normal seviyesine gelmişti.Bende yaşadığım tecrübeden olsa gerek şuruplamayı bir müddet rafa kaldırmaya karar verdim.Kolonilerin zaten stokları iyi idi.Benim şuruplamadaki amacım ana arıyı teşvikti.Fakat görünen o ki kar yerine zarar daha fazla ediyordum.

Bu haftaki kontrollerimi sadece kovan dışında yapabildim.Hava sıcaklığı çok fazla değişkenlik gösterdiğinden dolayı şuruplama da yapmayacaktım ,e o zaman dış gözlem yeterli idi.

Kontroller sırasında çok canım sıkıldı.Azıcık güneş çıktığı anda arılar hızla kendilerini dışarı atıyorlardı.Bulutun Güneşi gölgelediği zaman sıcaklık fazla düşüş gösterdiğinden arıların kovana dönemediğini gördüm.Bir sürü arı kovan civarında hatta yol kenarlarında yere çökmüş öylece kalakalmıştı.Arının bu durumunu daha önce Bakandan ve doktorumdan bildiğimiz için yetişebildiğimiz kadarını elimize alıp güneş gören noktalara koyduk.Onlar kendilerini kurtarmıştı.Isındıkları zaman yolunu bulduklarını düşünüyorum.Fakat ya uzakta olanlar...

işte onların dönme şansı yoktu bana göre.

Arazi etrafında ufak bir gezinti yapayım dedim.Yolda yerde öylece kalakalmış bir arı gördüm.Elime ,avucumun içine alarak nefesimle ısıtmaya çalıştım.Etkisini çabul gösterdi.Ölü gibi duran arımız tekrar canlılık belirtisi göstermeye ,kanatlarını çırpmaya başlamıştı.Zaten bir müddet sonra da artık avucumun içinde zaptedemeyecek vaziyete geldi artık bende ısrar etmedim onu özgürlüğüne kavuşturdum.Evet bir canı kurtamıştım ama ya diğerleri.İçimde birşey yapamamanın verdiği bir sızı ile kaldım.Yapacak birşeyimin olmaması ne kadar ...

2 Mart 2009 Pazartesi

BİSMİLLAH

  • Özlemişiz sizi bee.....Kovanlarımın bir çoğunun görüntüsü böyle idi.Hala salkım vaziyeti vardı.Tabii ben şurubu verene kadar.

    Arılarım meşhur bidonlu invertten olsa gerek şerbetledikten sonra acaip derecede hareketlendiler.Bir an için bende yağma oluyor diye korkmadım değil yani..

    Evet dostlar...

    Nihayet yeni sezona bismillah diyerek başlamış olduk.Uzun zamandır heyecanla start çizgisinde bekliyor idik.Bazılarımız kek ile bazılarımız şurup ile bazılarımızda invert'le bekliyorduk.

    Bunlardan birisi de ben idim.Tabii bidonlu vaziyette start çizgisinde yerimi almıştım.Geriye bir tek sorun kalmıştı.

    Havalar...

    Yaratana şükür yağmur yok idi.Parçalı bulutlu bir hava hakimdi.Güneş çıktığı anda arılar dışarıda ben kovanın tepesinde ,güneş bulutun arkasına saklandığı anda arılar içeride bende beklemede idim.Güneş olmadığı zaman hava sıcaklığı en az 4-5 derece birden düşüyor idi.
    Bu hengame içerisinde 25 kg.invertin 22 kg.mını 22 kovana dağıttım.Aslında petek üstü şurupluklarımın yarım kg.falan alacağını düşünüyordum ama 25 kg.lık invertten 3 kg.civarında kalınca yanıldığımı anladım.

    Tabii bu arada kovanlarımızın genel durumu nasıl idi.Bir acemi olarak ilk yılımızı nasıl geçirmiştik.Bunların hepsi bir soru işareti idi.

    Gerçi bunların bir kısmını Ocak ayında kovanları Asım abi ile açarak gözlemleme fırsatımız olmuştu.Bu bende genel bir rahatlama yapmıştı.Arılarımız ve bal stoklarımız gayet iyi idi.Bir kovanımız hariç.O da zaten Ekim ayında kovanda yağma olmuş, mevcut 7 cıta iken iki çıta arıya düşmüştü.Sebepi hala meçhul.Ben bunun kış oğulu olduğunu düşünsem de Asım abi buna karşı çıkmaya devam ediyor.

    Kovanlarıma her ne kadar Ocak ayında bakmışsak ta ondan sonra açma imkanımız olmamıştı.Kafamızda bir takım tereddütler oluşmaya başladı.Havalar Şubat ayının yarısında sıcak,akabinde de bir o kadar soğuk geçmişti.Bir de malum zayıf kovanımız vardı.

    İlk olarak meraktandır zayıf kovanın başına üşüştüm.Kovan musluğunda her hangi bir hareket gözükmüyordu.Hemen dumansız ve maskesiz bir şekilde acele ile kovanı açtım.Durum felaketti.Arının ne ölüsü ne de dirisi vardı.Ballar da yerinde bozulmadan duruyordu.Hışımla kızgınlık içerisinde kapağı kapattım ve diğer kovanlardan şuruplamaya başladım.

    Kovanları açtıkca içimde bir rahatlama oldu.Arılar genellikle salkımda idi.Dışarıda sıcaklık inip kalkmakla beraber 10-13 derece arasında gidip geliyordu.Kovanlara olabildiğince açık tutmamaya çalışarak hızlı bir şekilde şerbetlemeye geçtim.Dolayısıyla genel bir gözlem haricinde fazla incelemeye imkanım olmadı.

    Malum zayıf kovana gelinceye kadar devam ettim.Arkamda kalan kovanlarda hızlı bir hareketlenme olmaya başladı.Ben de biran için acaba dedim yağmamı oluyor.Teker teker kovanların musluklarının önüne bir bekçi gibi durarak yağma olup olmadığını anlamaya çalıştım.Vaziyeti biraz gözlemledikten sonra anladım ki bunlar yağma değil yavru uçuşları idi.

    Rahatlamıştım.

    Bu rahatlama ile zayıf kovanı açtım.Bu sefer detaylı bir incelemeye ,daha doğrusu ne olduğunu anlamaya çalıştım. Zaten ilk baktığımda kovan musluğunu da kapatmıştım.Derken çuvalın öteki kısmını açmamla birlikte bir şaşkınlık ve akabinde sevinç içerisinde hemen örtüyü kapattım.

    Yaşıyorlardı.Biz bu kovanı Asım abi ile baktığımız zaman fazla balları alıp bir tarafa koymuş ,onlarıda üç çerceveye sıkıştırmıştık.Zaten bir avuç arı kalmıştı.Ama hala orada duruyorlardı.Ben ilk açtığımda sadece balları koyduğumuz tarafı açmış arıların ölüsüne dahi rastlayamamıştım.Meğerse biz yanlış tarafı açmıştık.Yaratana şükür arımız yaşıyordu.

    Sevindim ...

    Nasıl sevinmeyeyim.İlk acemilik yılımdan kayıpsız çıkmak üzereyim.Allah utantırmayacak İnşallah...

    Darısı bütün arıcılarımızın başına.

    Başarı benim değil,paylaşımda bulunan tüm arıcı dostlarımındır....