26 Eylül 2009 Cumartesi

İŞLER YOLUNA GİRİYOR

  • Yeni sezona biraz hızlı giriş yapmıştım.Karadeniz usulü sağımdan sonra tüm kovanları bölerek çoğaltmaya ve aynı zamanda mevcut anaların tamamını değiştirme yoluna gitmiştim.İnanılmaz büyük bir risk almışım.Şimdi sakin kafa ile bir değerlendirme yaptığım zaman yaptığım çılgınlığın boyutunu görebiliyorum.Yaptığımı ifade edeyimde sizde görün.
  • Kıştan çıktığımda 20 kovanım vardı.Nisan sonu veya Mayıs başı idi çok kuvvetli kovanlarımdan çerceve almak suretiyle 4 yeni kovan daha edindim.Bunlara ilave 2 tane de oğul yakaladım.Hasattan sonra bu 20 kovanımı bölmek suretiyle kovan sayımı toplamda 41'e çıkardım. Yakaladığım oğullardan bir tanesi ve bölmelerden de 6 tanesini çeşitli sebeplerden dolayı kaybettim.Oğul olan kovan muhtemelen eski ana idi.Takipte gözümüzden ve tecrübe eksikliğimizden dolayı kaçırarak, sönmesine sebep olduğumu düşünüyorum.
  • Yeni ayırdığım kovanlarda ise beni yanıltan tarlacıların geri dönüş oranı oldu.Yeni bölünen kovanlarımın fazlalığından dolayı taşımaktan üşenmiş ve 8-9 çerceveden yeni kovanları oluşturdum.Normalde geri dönüş oranı %30 dur.Hani dedim dönsün dönsün de % 60 olsun dedim.Fakat bu oranın %80-85 oranına ulaşması beni hayal kırıklığına uğrattı.Tabii hepsi böyle değildi.Fakat sönen kovanlarım maalesef bu oranda idi.Aslında burda da pek bir kaybım olmadı.Geri dönen tarlacıları yeni kovanlara ayırmak suretiyle onlarıda bir şekilde yeniden bölmüş olduk.Velhasıl sonuç olarak kışa girecek 36 kovanım olmuş oldu.
  • Bakanımızdan aldığımız toplam 35 alman kızının da 20 sini kabul ettirdik.Alman kızlarında ana kaybımız toplam 15 oldu.Daha önce de belirttiğim gibi bu onbeş ananın 10 'u kafeste ölmüş,5'i de kabul sırasında kesilmişlerdi.Şuan kayet güzel yumurta atmaya devam ediyorlar.Bakanın tavsiyesi üzerine yumurta atmaya başladıktan sonraki gözlemlerimizde kovanların analarını kabul ettiklerini,yumurtadan sonra meme yapma eğilimine girmediklerini görmek beni rahatlattı.
  • Bitti mi ? Bitmedi.
  • Bir taraftan kovanların ana ve diğer sorunlarıyla uğraşırken bir de başıma kovanlarımdan aldığım çerceveleri saklama sorunu çıktı.Çerceveleri katlara dizerek,üstten kükürt verdim.Devamında uygun bir kap içinde asetik asit vererek çerceveleri sağlama aldığımı düşüntüm.Fakat bu yanılgının bedelini bahalı ödedim.30 kadar çercevem kullanılamayacak hale geldi.Tabii şimdi nerde hata yaptığımı biliyorum fakat bedeli biraz ağır oldu.Ben kükürtledim nasıl olsa birşey olmaz diye, meydanı güvelere bırakma gafleti canımı bayağı sıktı.
  • Pes etmek yok.Kızdım.Bu sefer alttan verdim yine olmadı.Baktım bu da olmuyor bu sefer körüğü elime aldım yermisin yemezmisin.İki gün arka arkaya onlara kükürt ziyafeti çektim.Pekte memnun kaldılar.Şuan keyifleri yerinde,kuru güve vaziyetini aldılar.Artık üşümüyorlarda.

16 Eylül 2009 Çarşamba

HATA BENİMMM...

Şayet karşınızda böylesine üzücü bir taplo varsa birileri hata yapmıştır.Ben kendi adıma bu taplonun sorumlusu kendimi görüyorum.

Bu sefer işi sağlama alıyorum.İlk olarak ateşe yeterli harı veriyorum.

Yok öyle kaşıkla falan kükürt atmak.Eldiveni elime geçirdiğim gibi kükürtü avuçluyorum.Ve ateşin üstüne foça ediyorum.
Eee tabii üstü üste dizdiğim çerceve dolu dört katın altına veriyorum dumanı.

Bitti mi ! Hayır... Kovanın dipinde kalan tırtılcıklarım var.Elim değmişken onlarıda bir güzel temizliyorum.Hayatta böyle ikilemlerin olduğu bir Dünya.Birisi bu hayvanlar yaşasın diye onca emek verirken ,bende onları yoketmek için efor sarfediyorum.Ne yaparsın.

  • Bu yıl çerçevelerimi muhafaza etmek için çok titiz davrandım.Tanıdığım her kim varsa ona tanıştım.Nihayetinde en ideali olduğunu düşündüğüm sistemde karar kıldım.Önce kükürt verilecek,arkasından asetit asit ile koruma sağlayacaktım.Çerçeveleri katlara dizdim ve dört katı üst üste koyarak üstten kükürtü verdim.Akabinde de asiti koydum.
  • Sonuç iyi olmadı.Nerde hata yaptım bilmiyorum ama canım çok sıkkın.O kızkınlıkla bu sefer bol kükürtlü alttan ısıtmalı bir sistem kullandım.Sonuçlara bu akşam bakacağım.Artık bu sfer olduuuu oldu.Olmadı güvelere afiyet olsun....






8 Eylül 2009 Salı

BİR RAMAZAN AKŞAMI

İftardan önce kolonilere yapılan bakım notları kontrol ediliyor ve bir sonraki gün ne yapılacağına karar veriliyor.
Makul bir miktar keki alıyorsun buzdolapı poşetinin içine koyuyorsun.
Eskiler bilir evde analarımız hamur yoğururlar,bizde aynısını uygulamalı bir şekilde yapıyoruz ki keke istediğimiz şekili verelim
Belki tam olarak istediğimiz gibi yapamıyoruz ama eh işte .

Bunlarda paketlenmiş servise hazır bekliyor.

  • Ben yaşlanmış,mazideki gençliğini arayanlar gibi nerde o eski Ramazanlar demeyeceğim.Her Ramazan ayının kendine has tadı vardır.Değişen Ramazan değildir.Genç bir adamdan nerde eski Ramazan lafını duymazsın çünkü o hayatı daha yeni yaşamaya başlamış önünde uzun vadeli hedefler koymuştur.Sözün kısası her yaşın tadı farlı olduğu gibi yaratanın bize bahşettiği her günün tadını çıkaralım ve şükrünü eda edelim.
  • Tabii bizim bugünkü mevzumuz bu değil.Ben de nerede o eski Ramazanlar diyeceğim.Neden mi !
  • Bu sinek işine girmeden önce baya baya bir vaktim oluyordu.Kendime vakit ayırabiliyordum.Şimdi öyle mi.Daha bir iftarı vaktinde açamadım.İşten çıkıp yazlığa gidene kadar iftara bir buçuk saat falan kalıyor.Ona koştur buna koştur derken iftarı kaçırıyoruz.
  • Sadece bununla kalsa iyi.Teravih bitti el ayak çekildikten sonra yarının hazırlıkları yapılmalı.Mesela kekler servise hazır olmalı ki iftardan önce dağıtımını yetiştirebilelim.Dün gece saat 01.30 civarı iken ben hala paketleme ile uğraşıyordum.Benim ekipim doktorun gibi sağlam değil.En kuvvetli çalışkan zamanları nedense sağım zamanı oluyor.Ondan sonra araki bulasın.Uzun zamandır kendilerinden ormandaki büyük eşek arı kolonilerini bulup söndürmelerini istedim,ne yazık ki bu akşam progamda onlara da müdahaleyi ben yapacağım.Bu konuda Doktoruma müracaat edip bir ders almam gerekecek.
  • İmdi bu kadar şikayette bulunduktan sonra diyeceksiniz ki gidişattan memnun değilsen niye yapıyorsun.
  • Yapıyorum ;sinekleri seviyorum.Beni yorsa da onlarla uğraşmaktan zevk alıyorum.Her akşam düzenli iğne yesem de ,onları çoğaltmaya devam ediyorum. Artık onlar hayatımın bir parçası.Ne yaparsın...



2 Eylül 2009 Çarşamba

KEK'LENDİK...

Sultanbeyli'deki meşhur kekçi hacı abimiz.
Ve oğlu.Kendisi Viyana'da mimarlık okuyor.Kekimizi 20 kg.lık paketler halinde paketledik.
Asım ya kekin imalatını gözlemliyor ya da iftar saati yakındır içi gidiyor.
  • Bu yıl için elimdeki kekim yeterli değildi.Asım abi ile birlikte ortak hareket ederek kek yaptırmaya karar verdik.Bunun için ilk olarak Murat Akından bir teneke bal alarak Sultanbeyli'deki kek imalatcısı Hacı abinin yolunu tuttuk.Geçen yıl kekimi Hasan abi Trakya da Hasan abi kendisi yapmış ve bana yollamıştı.Orada arıcılar birliğinin makinasında arıcılar gün alarak kendileri imal ediyorlarmış.
  • Bir kaç gün bir teneke balı arabanın bagajında gezdirdikten sonra dün zaman ayırır ayırmaz kekçinin yolunu tuttuk.Kek'in imalatını hepiniz biliyorsunuzdur fakat biz buna Hacı abinin ısrarı sonucu birde limon ekledik.Ne olur bilmiyorum ama iyi olur inşallah.
  • Hacı abinin çalışma prensiblerini beğendim.Her ne kadar imalathane o kadar düzgün gözükmese de kendisi iş yaparken tertibli ve düzenli yapıyor.Yaşına rağmen gayet dinç ve çalışkan.
  • Hazır kekin kg.fiyatının kaç para olduğunu bilmiyorum ama bu kekin bize kg.maliyet fiyatı 3.44 TL.Pahalı ya da ucuz ama en önemlisi keki neden yaptığımızı biliyoruz.Bir teneke bal ile 100 kg.şekerin karışımından toplamda elimizde 125 kg.kekimiz oldu.Umarım arılarımda beğenirler.